16 Nisan 2009 Perşembe

Proje Yöneticisi Sözlüğü

  • Büyük bir teknolojik başarı!
    (Yine çuvalladık.)
  • Yıllarca süren kapsamlı çalışmalar sonucunda geliştirildi.
    (Kazara keşfettik.)
  • Tasarımlar toleranslar dahilinde oldu.
    (Kuralları esnettikten sonra güç bela becerdik.)
  • Test sonuçları son derece memnuniyet vericiydi.
    (İşe yarıyor ama nasıl oldu anlamadık.)
  • Müşteri memnuniyeti sağlanmıştır.
    (Programın öyle gerisindeyiz ki müşteri eline ne geçerse şükrediyor.)
  • Yakın proje koordinatörü
    (Başkasına yaptıramadık bari işi paylaşalım.)
  • Öngörülemeyen sorunlar nedeniyle proje programın biraz gerisinde kaldı.
    (Şu sıralar başka projeyle ilgileniyoruz.)
  • Proje bir sonraki rapor döneminde sonuçlandırılacak.
    (Daha başlamadık bile ama bir şeyler söylememiz gerekiyordu.)
  • Farklı yaklaşımlar denenmektedir.
    (Ne yaptığımızı biz de bilmiyoruz ama idare ediyoruz işte!)
  • Soruna yeni bir yaklaşım denenmektedir.
    (Yeni eleman aldık.Onun üstüne yıkacağız.)
  • Tasarımı baştan yapmamız gerekecek.
    (Bu şeyi anlayan tek adam vardı.O da istifa etti.)
  • Bazı küçük sorunları düzeltmek için üzerinde duruyoruz.
    (Baştan başlıyoruz.)
  • Esas olarak tamamlandı.
    (Yarısı bitti sayılır.)
  • Tahmin ediyoruz.
    (İnşallah)
  • Çizimin hazırlanması uzun sürdü.
    (Daha hiçbir şey çizmedik ki!)
  • İyi tanımlanmış değil.
    (Kimse üzerinde düşünmedi.)
  • Daha fazla analiz gerekiyor.
    (İş çığırından çıktı.)
  • Proje önümüzdeki yılın son çeyreğinde hazır olacak.
    (O zamana kadar gecikmeden sorumlu birini buluruz elbet.)
  • Senin teorini biz çok denedik. Uygulanabilirliği yok.
    (Aslında iyi fikir, kendi fikrimmiş gibi raporumda belirteyim.)

Ziraat Mühendisi

Bir bankanın zirai krediler bölümünde çalışan bir ziraat mühendisi, zirai kredi başvurularını yerinde incelemek için bir köye iş ziyaretinde bulunur. Akşam hava kararmak üzereyken köyden ayrılır.

Yarı yolda arabası arızalanır ve inip baktığında tamirinin mümkün olmadığını görür. Bu gece burada bir başıma ne yapacağım diye kaygılanırken ileride bir ev olduğunu ve ışığının yandığını görür. Eve giderek kapıyı çalar. Kapıyı genç ve oldukça güzel bir bayan açar.

Ve bayan şöyle der:
- Buyrun beyefendi. Ben burada yanlız yaşayan dul bir bayanım. Size nasıl yardımcı olabilirim?
Adam da:
- Ben bir bankanın zirai krediler bölümünde çalışan bir Ziraat Mühendisiyim. Arabam bozuldu ve yolda kaldım. Geceyi burada geçirmem mümkün mü acaba?
-Tabiki der kadın ve birlikte içeri girerler.
Kadın adamın yanına gelerek:
-Bakın beyefendi ben burada yanlız yaşayan dul bir bayanım. Her hangi bir arzunuz var mı?
diye sorar. Adam da acıkmış olduğunu ve mümkünse kadından yiyecek birşeyler hazırlamasını ister. Kadın adamın isteğini yerine getirir ve çok güzel bir sofra hazırlar. Yemekten sonra kadın adamın karşısına geçerek:
- Beyefendi, ben burada yanlız yaşayan dul bir bayanım. Başka bir arzunuz var mıydı acaba?
diye sorar. Adam yemek için teşekkür eder ve eğer mümkünse yemeğin üzerine çay içmek istediğini söyler. Kadın çayı demler ve birlikte çaylarını içerler. Çay faslından sonra kadın yatak odasına gidip en şuh ve seksi geceliğini giyerek adamın karşısına çıkar ve;
- Beyefendi, ben burada yanlız yaşayan dul bir bayanım. Başka bir arzunuz varsa çekinmeden söyleyin onu da yerine getireyim.
der. Adam da artık uyku saatinin geldiğini ve kadının ona bir yatak hazırlaması halinde uyumak istediğini söyler. Kadın yatağı hazırlar ve Ziraat Mühendisi uyur. Sabah olup uyandığında adam kadını evin içinde göremez ve eviv bahçesine çıkar. Kadın orada hayvanlara yem vermektedir. Fakat bir olay adamın tuhafına gider. Çünkü bahçede bir tavuk ve 5 horoz vardır. Adam kadına sorar:
- Hanımefendi,1 tavuğa 5 horoz fazla değil mi? Ben bu durumdan bir şey anlayamadım da...
Kadın bu soruya cevap verir:
-ANLAMAYACAK BİRŞEY YOK BEYEFENDİ. O HOROZLARIN 4 TANESİ ZİRAAT MÜHENDİSİ...

14 Nisan 2009 Salı

Cehennemde bir Mühendis

Bir mühendis ölmüş ve büyük bir yalnışlık sonucunda cehenneme atılmış. Cehennemin konforundan hoşnut kalmayan mühendis bir takım iyileştirmeler yapmaya başlamış. Kısa bir süre sonra cehennem, klimalı odaları, otomatik tuvaletleri, asansörleri, içecek otomatları ve diğer lüksleri ile bayağı rahat bir yer haline gelmiş. Bu arada mühendisin de iyice tanınıp sevildiğini söylemeye gerek yok. Derken, günün birinde Cennet Meleği, şeytanı aramış:

-"Selam, cehennemde işler nasıl gidiyor? Neler yapıyorsunuz?"

şeytan, memnun mesut gülümsemiş:

-"Ohoo.. Biz burada çok iyiyiz. Bir mühendis düştü buraya ki sorma gitsin. ınanılmaz lüks ve konforlu bir yer yaptı bizim orayı. Bir görsen, tuvaletlerimiz otomatik, kola makinemiz bile var."

Melek şaşırır:

-"Nee! Mühendis mi dedin? O adamin burada olmasi lazimdi. Çabuk onu buraya gönderin!"

Seytan:

-"Mümkünü yok! Kadromda bir mühendisin olmasindan çok memnunum ve onu burada tutacagim!" diye çıkışmış.

Cennet Melegi sinirle bağırmış:

-"Onu çabuk buraya gönder, yoksa seni dava ederim!"

şeytan katıla katıla gülerken şunları söylemiş:

-"Yok yaa! Nasıl yapacaksın bunu? Bütün avukatlar bizim tarafta!"...

Zaman Etüdü

Kariyeri için iş arayan bir mühendis gazetede ilan görür. Metod ve zaman etüdünde tecrübeli mühendis aranmaktadır. Kendisi için iyi bir fırsat olduğunu anlayan mühendis başvuru yapar ve iş görüşmesine çağrılır. Görüşmeye gitmeden firmanın internet sitesine girerek bilgi toplar ve 1000 personelin çalıştığını öğrenir. ış görüşmesini patron yapmaktadır. Mühendis bu işlerin %10 daha az personelle yapılabileceğini, artan personelin ise işten atılmadan yeni proje yatırımlarında istihdam edileceğini anlatarak puan toplama niyetindedir ve bunu müstakbel patronuna anlatmaya çalışır.

Patronun cevabı kısa ve nettir:

- Ben zaten sen gelmeden 400 kişinin işine son verdim. Senin görevin bu kadar personelle aynı ürünü çıkarmaktır.

Farzedelim

Bir fizikçi, bir kimyacı ve bir ekonomist ıssız bir adaya düşmüşler. Yiyecek bir şey yok. Lakin bir bakmışlar sahile vuran bir konserve kutusu: Dolma!

Fizikçi demiş ki:
- Bir taşla vurup açalım, yeriz.

Kimyacı demiş ki:
- Ateşe atalım hem sıcak bir şeyler yemiş oluruz hem de kutu açılır.

Ekonomist lafa girmiş:
- Farz edelim ki elimizde bir konserve açacağı var.

Arizona'da Tren Yolu

Arizona'da demiryolu yapımı sırasında mühendis, yaşlı adamı ikna etmeye çalışıyordu:

- Tom Baba, başka çözüm bulamadık. Demiryolunu sizin evden geçirmek zorundayız.

Tom Baba öfkelendi:

- Demek benim evimden! Olur mu öyle şey! Yani trenin her geçişinde gelip kapıyı açacağım, öyle mi?

Talihsiz İşçi

Bir duvarcı ustasının şantiyede başına gelen kaza ile ilgili şefine yazdigi mektup:

Sayın şantiye şefim; İş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur;

•Bildiğiniz gibi ben bir duvar ustasıyım. İnşaatın altıncı katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı. Yaklaşık 250kg kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu,
•Aşağı indim, bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım ve ardından altıncı kata çıktım.
•İpi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya saldım.
•Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili altıncı kata çıkardım.
•İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım.
•Bütün tuğlaları varile doldurdum.
•Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm.
•İpi çözmemle birlikte birden kendimi havalarda buldum. Nasıl bulmayayım? Ben yaklaşık 70 kiloyum. 250 kilogramlık varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecan ve saşkınlıktan ipi bırakmayı akıl edemedim.
•Ben yukarı çıkarken yolun yarısında, aşağı inmekte olan tuğla dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın kırıldığını hissetim.
•Tam yukarı çıkınca, iki parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı; Parmaklarım da bu sırada kırıldı. •Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince, bu sefer ben aşağı inmeye varil ise yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık! Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı.
•Yere inince can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim. Bu sefer de başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin süratle üzerime geldiğini gördüm! Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım.

Satışçılar zaman planından anlamaz

Satış Müdürü, Teknik Müdür'e:
- Sana istediğin kadar yardımcı eleman vereceğim, yeni yazılım projesini 2 hafta sonra masamda istiyorum.

Teknik Müdür, Satış Müdürü'ne:
- Peki ama ben size 9 kadın versem 1 ay sonra benim kucağıma bir bebek verebilir misiniz?

Patron Ben Hastayım

-Efendim,bugün çok hastayım,başım ağrıyor,midem bulanıyor,vücudumun her yeri sanki dayak yemiş gibi.Korkarım işe gelemeyeceğim...

Durumu dinleyen patron:
-Kerim Bey,biliyorsun bugün çok önemli müşteriler geliyor ve sana mutlaka ihtiyacımız var.Böyle durumlarda ben karıma bir masaj yaptırır,bir de seks yaparım.Kesinlikle kendime gelirim.Lütfen sen de dene ve hemen işe gel.

Aradan iki saat geçer ve Kerim bey patronu tekrar arar:
-Efendim dediğinizi yaptım.Gerçekten iyi geliyormuş.Sanırım kısa bir süre sonra işte olurum...-Haa bu arada evinizin manzarası inanılmaz güzelmiş...

Çevrecilik

Konferans sırasında arkadaş olan üç uzman birlikte tuvalete girerek ihtiyaç gidermişler.ışini ilk bitiren ellerini yıkadıktan sonra makineden peşpeşe kurulama kağıtları alıp ellerini kurulamış.Tam 16 adet kağıt havlu harcamış.

Arkadaşlarına dönmüş:
- Ben ODTÜ mezunuyum,bizim okulda önce temizlik ögretilirışini ikinci bitiren tek bir kağıt havlu çekmiş ve elini kurulamış.

İkinci kişi diğerlerine dönmüş:
- Ben Bilkent mezunuyum,bize okulda çevreciligi öğrettiler.Çok kağıt harcamak çevreye zararlıdır?

Üçüncü kişi ne ellerini yıkamış, ne kağıt almış.Kendisine şaşkın şaşkın bakan arkadaşlarına dönmüş:
- Ben Boğaziçi mezunuyum, biz elimize işemeyiz!

Boru

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.

Kimyacı:
-Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış.

Fizikçi:
-Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş.

Jeolog:
-Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış.

Matematikçi:
-Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.

Antropolog:
- Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş. Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.

Adam cevap verir:
- Boru yetmedi!!!!!!

Üniversitede Okumuş

Üniversiteyi yeni bitiren bir genç iş arayıp buluyor. İlk çalışacağı gün patronu geliyor:
- Hey sen al şu bezi yerleri silmeye başla.
Genç:
- Ama efendim ben üniversitede okudum
Patron:
- Ha o zaman başka ver bezi, ben sana nasil yapacağını göstereyim.

13 Nisan 2009 Pazartesi

Daha İlginç

Adamın biri bir gün yolda giderken bir kurbağa görür ve kurbağa dile gelir:
— Ben aslında bir insanım, eğer beni bir kere öpersen çok güzel bir prenses haline gelirim.
Adam kurbağayı eline alır ve cebine koyar.Kurbağa tekrar dile gelir:
— Eğer beni öpersen çok güzel bir prenses olacağım ve seninle evlenmeye hazırım.
Adam kurbağayı cebinden çıkarır, şöyle bir bakar ve gülümseyerek yeniden cebine koyar.Kurbağa yalvarmaya başlar;
— Eğer beni öper ve güzel bir prenses haline çevirirsen seninle evlenirim.
Adam tekrar kurbağayı çıkarır, şöyle bir bakar ve gülümseyerek cebine koyar.Sonunda kurbağa dayanamaz:
— Senin neyin var? Sana çok güzel bir prenses olduğumu ve beni öpersen seninle evleneceğimi söyledim. Neden beni öpmüyorsun?
Sonunda adam konuşur.
— Bak, ben bir mühendisim. Kızlarla uğraşacak vaktim yok, fakat konuşan bir kurbağa çok daha ilginç geliyor.

Ferdinand Porsche

Ferdinand Porsche, rahmetli oluyor ve öbür dünyada melekler tarafından karşılanıyor. Melekler kendisinin olağanüstü otomobil tasarımından dolayı bir dilek hak ettiğini söyleyerek, isteğini soruyor... Porsche;

— Tanrı ile 1 saat konuşmak isterdim.
Melek derhal isteğini yerine getirmek üzere Ferdinand Porsche'yi bir salona alıyorlar. Porsche Tanrıya soruyor:
— Kadını yaratırken düşüncelerin nerdeydi?
Tanrı:
— Ne demek istiyorsun?
Porsche:
— Çok hatalı yaratmışsın! Şöyle ki:
1.Ön taraf aerodinamik değil.
2.çok ses yapıyor.
3.Bakım masrafları yüksek.
4.Ayda 5 – 6 gün, tamamen kullanılmaz durumda.
5.Arka taraf çok sarkık duruyor.
6.Sürekli boyanması ve yenilenmesi gerekiyor.
7.Egzoz, emisyona çok yakın.
8.Farlar genellikle küçük.
9.Yakıt da son derece pahalı.

Tanrı kısaca düşündükten sonra cevap veriyor:
— Ferdinand, bunların hepsi doğru olabilir!! Ama istatistiklere göre; bir çok erkek benim icadıma senin icadından daha fazla biniyor!!.

Yemek Seçimi

Çinde kalite ve standarttan sorumlu, özel sektör elemanı Türk Mühendisi, bir gün Pekin’de bir lokantaya gider. Garsonun getirdiği Çince menüye garip garip bakar. Gelen menüden bir şey anlamasa da bozuntuya vermez ve parmağını Çince bir yazının üzerine basarak garsona gösterir, ne geleceğini merakla beklemeye başlar.

Bir süre sonra garson bir tabak meyveyle gelir. Adamımız garsona meyveyi kenara koymasını işaret ederek parmağıyla listedeki başka bir yeri gösterir. Bu kez, bir dilim pasta gelir. Mühendisin karnı çok acıkmıştır. Parmak yöntemiyle güzel bir yemek seçemeyeceğini de anlar.

Çevresindeki masalara bakar. Karşı masada bir Çinli et yemeği yemektedir. Mühendis, karşı masadaki adamın yediği yemeği gösterir ve garsona o yemekten getirmesini işaret eder.Gelen et yemeğini büyük bir iştahla yemeye başlar. Birkaç lokmadan sonra, şimdiye dek bu tatta bir et yemeği yemediğini fark eder. Pekin ördeklerinin ününü duymuştur. Acaba bu yediği onun eti midir?

Merakını yenemez ve garsonu çağırır, eti gösterir ve kollarını kanat gibi yaparak, “Vak, vak!?” der.Çinli garson soruyu anlamıştır. “Hayır” anlamında başını salladıktan sonra, doğru yanıtı verir:“Hav, hav, hav!”

Delik delin

Uçak fabrikasında hummalı bir şekilde yeni bir tasarım yapılmaktadır ve her şey mükemmel. İlk test uçuşu yapılır fakat uçağın kanatları gövdeyle bağlantı yerinden kopar. Tüm ekip enkazın başındayken, birisi:

— Kanatla gövdenin birleştiği yerlere delik delin!

Yeniden hesaplamalar, iki yıllık çalışma, test uçuşu. Ancak sonuç ne yazık ki aynıdır. Kanatlar yok. Fabrikada enkazın başında toplananlardan ayrı acayip adamdanaynı öneri:

— Delik delin kardeşim!.

Üçüncü denemenin de sonuçları aynı olunca proje sorumluları çaresiz acayip adamın dediğini uygularlar. Sonuç tam bir başarı. İnanılmaz bir sağlamlık. Bunun üzerine acayip adamı fabrika içinde bulurlar ve proje müdürünün önüne getirirler:

— Biz bu kadar profesör ve mühendis, bilim adamı çözemedik, sen çözdün bu sorunu; kimsin sen?

Adamcağız sıkılarak:

— Tuvalet temizleyicisiyim, şey.. kahrolası tuvalet kağıtları hiç bir zaman delikli yerlerinden kopmazlar da!

Endüstri Mühendisi

Makine , Elektrik , Bilgisayar ve Endüstri Mühendisi, bir gün eski bir araba ile yola çıkarlar. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yoldan geçerken, araba aniden durur.

Makine Mühendisi:
- Ben şimdi hallederim!
diyerek atılır, önce arabanın altına yatar, kaputu açar, bir kaç girişi sıkıştırır, bir kaç yere çekiçle filan vurur ama tık yok! Başı eğik arabaya geri döner.Bunun üzerine Elektrik Mühendisi atılır hemen, o da elektrik girişlerini, sigortaları kontrol eder, kablolarla oynar ama hareket yok!, O da çaresiz arabaya döner.Bilgisayar Mühendisi öne atılır ve arkadaşlarına dönerek:
- Eeee şey, arabadan hep birlikte çıkıp, tekrar girsek?
Hep birlikte çıkarlar ve yeniden binerler ama araba da yine tık yok.Üçü birden Endüstri mühendisine dönerler.O sırada elemanlarla ilgili gözlemlerini sürdüren, etüt çalışma sonucunda her üç elemanın da verimsiz çalıştığına kanaat getiren Endüstri mühendisi, her üçünü de arabadan indirir ve direksiyona geçer:
- Arabayı ittirin bakalım!!.

Öpmek ya da Öpmemek

Delikanlı, sevgilisini akşam eve bırakır. Evin önünde masum bir fısıltıyla, bir elini duvara dayayarak sorar:
- Gitmeden beni bir öper misin?.
Kız:
- Deli misin evin önünde annemler görür, sonra!!.
Erkek:
- Ne olacak canım, bu saatte kim görecek, ne olur! Seni çok seviyorum...
Kız:
- Ben de seni ama böyle uluorta yerde olmaaaz!!
Erkeğin ısrarı sürerken birden merdivenlerin ışığı yanar ve kızın küçük kız kardeşi belirir.Küçük kız:
- Babam diyor ki; öpecekse öpsün, öptürecekse öptürsün! Yoksa kendisi gelecek öpecekmiş. Ayrıca o salağa söyle elini diafon düğmesinden çeksin.

Müteahit

Cennetle cehennemdekiler birgun demişlerki aramızda bir köprü yapalım arada sırada birbirmize gidip geliriz. Anlaşmışlar yarısını cennetdekiler yarısını da cehennemdekiler yapıcak. Ertesi sabah cennetdekiler bir bakmışki köprünün yarısı tamam. Aradan aylar geçmiş ama cennet tarafında kıpırdama yok. Cehennemdekiler sormuslar;
- Ya ne oldu vazmı gectiniz? Bakın biz hemen yaptık siz daha başlamadınız.
Cennettekiler cevap vermiş:
- Vallahi aradık taradık cenneti didik didik ettik ama bir tane müteahit bulamadık.

Kedi Testi

ABD'li otomotiv üreticileri Dünya üzerindeki otomobil fabrikalarını dolaşıp yeni teknolojiler ve uygulama durumunu inceliyorlarmış. Japonya'da Mazda fabrikasının girişinde bir çok kafes ve içinde kedi olduğunu görüp ilgili mühendise sormuşlar. Japon mühendis şöyle açıklamış:
- Biz ürettiğimiz otomobillerdeki yalıtımı kontrol etmek için her 1000 otomobilden bir tanesinin içine bir kedi koyup kapılarını ve camlarını kapatıp akşam eve gideriz. Sabah geldiğimizde kedi havasızlıktan öldüyse yalıtımda bir problem yoktur, ama eğer kedi yaşıyorsa üretimde bir sorun olduğunu anlayıp tüm üretim kademelerini gözden geçiririz.
ABD'li mühendisler hayran kalmışlar. Daha sonra Türkiye'deki fabrikaları gezerlerken TOFAŞ'ın girişinde benzeri kafesleri ve içindeki kedileri görmüşler. Teknolojiyi hemen öğrenip uyguladığı için TOFAŞ'a hayran kalmışlar. Yinede Türk mühendisten açıklama istemişler. Bizim mühendis anlatmaya başlamış:
- Biz ürettiğimiz otomobillerdeki yalıtımı kontrol etmek için her 1000 otomobilden birisinin içine bir kedi koyup akşam eve gideriz. Sabah geldiğimizde kedi arabanın içinde ise bir sorun yoktur. Eğer kedi kaçtı ise üretimde bir sorun olabilir diye düşünürüz ama yinede üretime devam ederiz...

Neden

Bir rahip, bir doktor ve bir mühendis golf sahasının boşalmasını beklemektedirler. Mühendis:" Bu adamlar ne yapıyor böyle, 15 dakikadır bitirmelerini bekliyoruz."
Doktor:
"Bilmiyorum ama hiç böyle bir saçmalık görmedim."
Rahip:
"İşte görevli geliyor, onunla konuşalım."
Rahip:
" Merhaba, Şu anda sahada olan grup ne zaman çıkacak, neden bu kadar yavaşlar?"
Görevli:
"Evet onlar kör itfayeciler. Klübümüzde geçen sene çıkan yangında gözlerini kaybettiler. Bu yüzden istedikleri zaman burada ücretsiz oynamalarına izin verildi. "
Rahip:
"Ne kadar üzücü, bu akşam onlar için dua edeceğim."
Doktor:
"Çok güzel bir fikir, ben de hastanedeki doktor arkadaşlarla konuşup onlar için bir şeyler yapabilir miyiz diye bakacağım."
Mühendis:
"Bu adamlar neden geceleri oynamıyorlar?"

Temel ve NASA

NASA Mars'a adam gönderecekmiş. Sadece bir kişi gidebilecek, giden de geri dönemeyecekmiş. İlk aday olan mühendise bu iş için ne kadar isteyeceğini sormuşlar:
- "1 Milyon Dolar" demiş ve eklemiş "kızılhaça bağışlayacağım."
İkinci aday olan doktora da aynı soruyu sormuşlar. Doktor:
- "2 Milyon Dolar" demiş "Bir milyonunu aileme bir milyonunu da tıbbi araştırmalara bağışlayacağım."
Üçüncü aday olan Temel'e aynı soruyu sormuşlar:
- "3 Milyon Dolar isterum" diye cevap verince yetkililer diğerleri bu kadar az isterken kendisinin neden 3 milyon dolar istediğini sormuşlar. Temel yetkililere doğru eğilmiş, kısık bir sesle:
- "1 milyonunu ben alırım, 1 milyonunu size veririm, mühendisi de Mars'a göndeririz."

Mühendis Eşşek

Kayseri'nin bir köyünde imece yöntemiyle yol yapılıyor. Bunun için de eşekten yararlanılıyor.Eşşek hangi yolu izlerse, orası genişletip araba yoluna dönüştürülüyor. Köye gelen Amerikalı Barış Gönüllüsü, ne olup bittiğini kavrayamadığı için sorar :
-Ne yapıyorsunuz böyle?
-Yol yapıyoruz.
-Bu eşşek ne için?
-O, yolun mühendisi. Yola uygun geçişi o gösterir.
Barış Gönüllüsü katıla katıla güler :
-Ya eşek bulamasaydınız?
-İşte o zaman Amerika'dan mühendis getirirdik!

Temel ve Tüp Geçit

Mısır hükümeti Kızıldeniz in altına tüp geçit yaptırmak için ihale açar. İhaleye İngiltere den, Amerika dan, Japonya dan birer firma ve Türkiye den de Temelin firması olmak üzere dört firma katılır. Firmaları teker teker mülakata çağırırlar ve teknik bilgi isterler.

İngiliz Firması:
- Biz iki taraftan da eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum 1 metre fark olur, 30 metre enindeki tünelde de 1 metreyi rahatlıkla düzeltiriz. derler.

Amerikan Firması:
- Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Maksimum 50cm fark olur. derler.

Japon Firması:
- Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Maksimum 20cm fark olur. derler.

Sıra bizim Temel e gelir. Temel:
- İlla biz de iki taraftan kazmaya başlarız. Ortada buluştuuuk buluştuk, buluşamadık iki tüneliniz olur. der!!!

Balıkçı Temel

Bir gün Temel balığa çıkar.Iyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar.Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar.Temel dua etmeye başlar. Allahım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım der içinden. Hava bir zaman sonra düzelir. Temel evine dönmeye başlar. Birtaraftanda balıklara bakar ve içinden bu balıklar fazla, yarısını dağıtsam olur der.Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve bu balıkların yarısıda çok fazla ben bunların çeyreğini dağıtsam olur der.Biraz daha zaman geçer Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur.Temel kafasını gök yüzüne diker ve şöyle der.Haçen sen de şakadan hiç anlamiyusun.

Yedek Motor

Volkswagen kaplumbağa arabaları olan iki hanım kendi arabalarına binip şehir dışına çıktılar. Yolda birisinin arabası stop etti. Arabadan inip kaputu açtıysa da bir şey anlayamadı. Arkadaşı yanına yaklaştı:

- Üzülme. Benim bagajda bir yedek motor daha var!

Bilginin Bedeli

Bir fabrikada imalat hattındaki çok önemli olan ana makinalardan biri arızalanınca fabrikadaki tüm üretim de durdu. Mevcut teknisyenler makineyi çalıştırmak için çok uğraştılar, ancak ne yaptılarsa nafile, bir türlü başaramadılar. Sonunda dışarıdan uzman çağırdılar.

Uzman gelip makineyi inceledi. Durumuna baktı. Sonra çantasından bir çekiç çıkardı. Elinde çekiçle makineye yaklaştı. Makinenin belli bir noktasına elindeki çekiçle dikkatlice sert bir vuruş yaptı. Makine hemen çalışmaya başladı ve hiçbir arıza olmamış gibi devam etti. Fabrika tekrar harekete geçti.

Uzman fabrikadan ayrıldıktan iki gün sonra faturasını gönderdi : "Hizmet bedeli karşılığı 1.000 USD (bin dolar)" Fabrika müdürü bu faturaya çok kızdı. Tepesi attı ve bir çekiç darbesi için bin doları çok buldu. Uzmandan ayrıntılı fatura göndermesini istedi.

Uzmandan bir gün sonra aşağıdaki ayrıntılı fatura geldi :

Makineye cekiçle vurma bedeli.............. 1 $
Nereye vuracağını bilme bedeli........... 999 $
Toplam................................................ 1.000 $

Amerikan Teknolojisi

Amerikalılar bir gün son teknoloji ürünü mükemmel bir uçak yapmışlar. Bu uçağı düşünmüş taşınmış ve Arabistan’da test etmeye karar vermişler... Ülkenin en iyi pilotuna vermişler uçağı... Uçağın motorlardan biri havada arızalanmış. Arap telaşa kapılıp ne yapacağını şaşırmış bu durumda iken uçağın içinde mekanin bir ses: "This is American technology, please don't panic." deyince Arap biraz rahatlamış. Biraz sonra uçağın ikinci motoruda susmuş Arap tam paniklemişken yine aynı mekanik ses "This is American technology, please don't panic." demiş ve uçak otomatik olarak yere sağ sağlim inmiş.

Arabistan kralı da adamlarına aynı uçaktan yapılmasını emretmiş. Aradan zaman geçmiş uçak hazır olunca bu sefer Arabistanlılar Amerikalıların kapısını çalmış test için... Amerikan pilotu uçağa bakmış aynen kendi uçakları içinden geçirmiş bu Araplar ne kadar kopyacı... Binmiş uçağa kontroller falan hep aynı hiç güçlük çekmeden kaldırmış biraz irtifa aldıktan sonra motorlardan biri susmuş tam paniklerken mekanik bir ses : "This is Arabic technology, please don't panic." demiş... Amerikalı içinden pes yani kopyanın bu kadarı olur diye geçirirken 2. motorda gitmiş. Amerikalı kopyanın teknolojisine güvenerek sırtını yaslamış tam bu esnada mekanik ses başlamış : "This is Arabic technology, please don't panic... Please repeat after me; eşhedünla ilahe illallah ve eşhedüennemuhammeden abdühü ve rasülühü"